19 Nisan 2017 Çarşamba

Sabah şafak ile indik suyun kenarına...

Sabah şafak ile indik suyun kenarına. Tahminlere güvenip ince de giyinmişiz.
Tepemizde kara bulutlar, ensemizde serin üfleyen rüzgar…
Hayırlara gitsin derken, en irisinden üstümüze düşmeye başlayan yağmur taneleri.
Gene ters köşe olduk…
Güneşten eser yok, hesapta olmayan yağmur ve rüzgar cabası. 
Suda ki anlamsız bulanık ise bonusun kralı…
Trofe beklediğimiz bölgeden zor bela tek turna ile ayrıldık ve daha önce güzel sürprizler yapan mekana indik. 
Kimsenin bırak olta atmayı, durup bakmayacağı bir nokta. 
Gene sürprizini yaptı 90 ı zorlayacak oldukça cüsseli turnayı dışarı alıverdik.

Sonrasında takım çantama aylar önce koyduğum ama hiç denemediğim k-ten tklm 90 ilişti gözüme.
Önce yakın atıp jerk tepkisini ölçtüm. Bir harika…
Sonrasında peş peşe 2 atış 2 turna… maket direk yedeklendi.

Turna odaklı devam ettiğimiz avda, arada uygun yerlerde elfinleri sahaya sürerek kasna da kovaladık.
Ara ara kandırdığımız turna ve kasnalar ile öğlen oluverdi.
Biraz yemek biraz şekerleme derken hava açtı.
Lakin bu sefer güneye dönen rüzgar başa bela. Oldum olası sevmez turna hayvanı güneyli rüzgarları.

Akşam suyunu tamamlamak için yeniden girdik parkura.
Güzel bir dirsek, tatlı bir anafor…
Elfini sahaya sürmek lazım, tombul bir kasna olabailir o anaforun içinde.

Dallara takmadan en sol köşeye atış yapabilmek için suya sıfır yanaştım, önüm dirsek,altım hafif otluk. Elfini anaforun üstüne gönderdim. Akıntıya girmesi ile anafor dibe bası verdi. Ha vurdu ha vuracak derken 40 cm önüme kadar gelen yemi tam sudan kesecekken, ayaklarımın altından metrelik bir canavar o koca ağzını limitlerine kadar açarak bit kadar elfine dalmasınmı.

Her şey birkaç saniye içimde oluverdi, kalbim bildiğin 9/8 ritminde. ama ne zıpladım…
Allahtan yemi kurtarabildim. Saldırması ile birlikte tepki olarak tasmayı vurunca yem dışarı fırlayıverdi.
Sonrasında kaçan üzerine deli yorumlar eşliğinde birkaç parça güzel balık daha ve avı bitirdik,
.
Daha iyileri sizlere rastgelsin…

Bu avda yakalanan balıkları tamamı geri salınmıştır.

Tacklehouse k-ten tklm90 / tacklehouse elfin / salmo pike


5 Nisan 2017 Çarşamba

BAHARI KARŞILAMAK VE TATLI SU İLE HASRET GİDERMEK

Hepimizin bildiği gibi 1 Nisan itibariyle turna balığı için av sezonu başladı. Dört gözle beklediğimiz bahar ve tatlı su avları ile hasret gidermenin vakti gelmişti artık ve ekibimle düştük yollara…

Sabah kahvaltısının ardından kamışlar hazırlandı takımlar ve sahteler kontrol edildi ve heyecan başladı.

iki gruba ayrılarak başladığımız avda nihayet turnalar yüzünü gösterdi.
Sabah suyunda en küçüğü 60 cm, en büyüğü 75 cm olmak üzere peşpeşe güzel turnalar kandırdık. Çok sayıda kasna kayıt altına alındıktan sonra yaşam alanlarına geri bırakıldı.



Öğle yemeği için tekrar buluşma noktasına döndük. Yemek için hazırlıklar yapılırken atışlara devam ettim. Önümden hızlıca geçen iri kasnaların neden kaçar gibi yüzdüklerini anlamam ile muazzam büyüklükte turnanın hemen iki metre önümde sahtemi yemesi bir oldu. Keyfi artırmak adına takımları inceltmiştik ve o an bu konu ile ilgili aklımda deli sorular oluştu. Acaba kıyılatabilecekmiydim paşayı. Çok sert kafa darbeleri atıyordu ve bulunduğum yerin uygunsuzluğundan dolayı bir an önce kıyılatmalıydım balığı. Kalamamı biraz daha kıstım ve daha zorlamaya başlamadan ipim koptu maalesef. Balık hiçbiryere gitmiyordu öylece önümde durdu bir süre. Sersemlemişti belliki. daha sonra yavaş yavaş ağzındaki sahteyi atma çabasıyla uzaklaşıp gitti. Balık muhtemel metre üstü bir trofe idi. Heyecanı yetti diyelim.


Öğleden sonra biraz daha uzaklara bakma kararı aldık ve ve ne kadar iyi bir fikir olduğunu gördük.önceki yıl harika bir trofe kasna aldığım yerde yine aynı noktaya attım ve yine sonuç aynı idi.  Ben kasnayı ne kadar özlediysem o da beni o kadar özlemişcesine ardı ardına oltamı ziyaret etti kocakafalar. Balıkların çoğu havyarlı idi.bu yüzden  en az zararla geri salmak adına çoğunu kayıt altına almadık bile.




Bu avda yakalanan balıkların tamamı boylarına bakmaksızın geri salınmıştır.

YAKALA BIRAK GELECEKTİR, GELECEĞE BİR UMUT BIRAK !...

Majorcraft skyroad 2.44 / 7-23. Shimano stradic 3000hg http://www.avdeposu.com.tr/SHIMANO-Stradic-Spinning-STC3000HGFK,PR-32180.html 

Majorcraft skyroad 2.44 / 7-23. Shimano stella 1000fe
http://www.avdeposu.com.tr/MAJOR-CRAFT-SKYROAD-SKR-802L-244CM-7-23GR,PR-25875.html 

Majorcraft trapara 702 mlx / 3-15. Shimano stradic 1000hg
http://www.avdeposu.com.tr/SHIMANO-Stradic-Spinning-ST1000HGFK,PR-32281.html 

İp: varivas avani seabass 0.8 pe / 1 pe



4 Nisan 2017 Salı

Eylül'de LEVREK Avı bir başkadır!!!

Sonbahar denince direk aklına lüfer düşer İstanbul’lu olta balıkçısının. 
Kimi boğazda sabahın köründe kurşun arkası sahte ile, kimi gecenin ayazında yem ile kimi köşe bucak at-çek takımı ile kovalar boğazın sultanını.

Geçtiğimiz sonbahar bende ekibimle aynı niyetle yola çıktık. 
Kıyıdan at-çek takımları ile lüfer yakalamaktı hedef. Sabahın ilk ışıkları düşmeden meraya vardık ve başladık hazırlanmaya.

Kayalık ve sığ bir bölge idi. Genelde bu tür meralarda sabah suyu ise su üstü maketler ile avlanmayı tercih ederim ki su üstü avlanmak her zaman daha keyif vermiştir bana dalarlı maketler ve silikonlara nazaran…

Yine günün ilk ışıkları daha başlamadan başladık suyu dövmeye ama balığın merada olduğuna dair hiçbir belirti yoktu. 
Ümitlerin tükendiği anlarda beklenmeyen oldu ve oltamı bir levrek ziyaret etti
Su üstü maketler ile at-çek yaparken hedef balığa göre hız ve aksiyon vermeniz gerekir. Hedefteki lüfer olduğu için hızlı aksiyon ile çekiyordum maketi. 

Bir an martının sahteme dalacağını farkedip çok hızlı sardım ve martı yemden vazgeçip geri döndü.. onun gidişine bakarken yemi yavaşlatmış olmalıyım ki levrek hamlesini yaptı. 

İlk anda lüfer olduğunu düşünüyordum lakin lüfer gibi su üstüne doğru değilde dibe doğru basmasından anladım ki oltamızda bir levrek var.  
Şans mı tecrübe mi artık siz karar verin.  


Günü tek balık ile sonlandırdık…

Rastgele…

Kullanılan ekipmanlar ;






2 Nisan 2017 Pazar

LÜFER(BOĞAZIN SULTANI) AVI


Henüz 8-9 yaşlarındaydım….
Okul öncesi yada sonrası ilk durağım ÇATLADI KAPI balıkçı barınağı olurdu.
Burada iskele üzerinden tahtaya sarılı 20-30 metre 0.15 misina ve sinek iğneden ibaret takımlarımızla canlı gümüş balıklarından yem yaparak zargana avlardık.

Yine bir zargana yakalamış çekiyorken anlık bir vuruşun peşinden oltamın ucunda yarım bir zargana ile karşı karşıya kalmıştım. Ama o ne kusursuz bir ısırıktı öyle. Hemen büyüklerime sordum ‘’bunu ne kesmiş’’ diye. Cevap çok netti ‘’Ooooo canavar bu evlat canavar’’…
Lüfer ile ilk tanışmamızda böyle olmuştu. Uğruna padişahların gümüş zokalar döktürdüğü, özel kaşıklar dövdürdüğü bu muhteşem balığı biraz yakından tanıyalım mı, ne dersiniz ?
Dilimin döndüğünce, kendi tecrübelerimden ve çeşitli kaynaklardan bu güne kadar araştırarak edindiğim bilgileri aktarmaya çalışacağım.

Uzun bir vücut yapısına sahip olup, 2 adet sırt yüzgecine sahiptir. Kuyruğu çatallıdır. Çok keskin sivri ve güçlü dişlere sahiptir. Boyun kasları çok güçlü olup, ağzı iridir. Yan çizgileri neredeyse düz olup, pullarla örtülüdür. Ender de olsa, Uzunluğu 110 santimetreye, ağırlığı 11-12 kilograma ulaşabilir. Özellikle sonbahar ve kış aylarında eti çok lezzetli olup, ticari değeri yüksektir. Ilık  suları seven lüfer, bu sularda 200 metre derinliğe kadar inebilir. Genelde sürü halinde hareket eden lüferin psikolojisi sürüden ziyade yanındaki diğer lüferi yemekten geçer. O kusursuz bir katildir. Etçil yırtıcı bir balık olduğu için, beslendiği balıklardan aldığı civayı vücudunda biriktirir. Bu nedenle kofana boyuna erişmişlerin çok fazla tüketilmesi (özellikle çocukların) iyi değildir. Ciddi anlamda lüfer yüzünden civa zehirlenmesi vak’a sına rastlanması fazla olmasa da, civa yüzünden bir porsiyon köpek balığı etinin bir yetişkini öldürebileceğini de unutmamak lazım :)
Ağustos sonlarına doğru Karadeniz’den yürümeye başlayan lüfer, genelde eylül ortalarında (bazen ekim başını bulur) boğaza giriş yapar. Boğaza girmeden önce ilk avlarını Riva Eşek adası civarlarında ve Kilyos ile Roke kayalıklarında verir.
Daha sonra boğaza giren balık, Rumelifeneri, Umuryeri, Büyükdere,Yeniköy güzergahından, boğazın her iki yakasından av vererek Sarayburnu’na kadar ilerler. İşte esas curcuna burada başlar.
İşin içine Tekirdağ üzerinden Marmara’nın balığı da katılınca, Sarayburnu boru üzeri ile Sarayburnu taşlıklarında, tekneden ve karadan güzel avlar verir.
Bu bölgede balığın baş yemi tekne için canlı zargana (uzun olta), kıyıdan avlananlar için izmarittir.(klasik mantarlı takım)
Marmara’dan iki kanat halinde hareket eden balık, Gebze,İzmit Körfezi, Bandırma, Bursa, Kumburgaz Silivri, Şarköy üzerinden Çanakkale’de muazzam avlar vererek Ege’ye iner. Düzenli göç alışkanlığı olmayan bu balığın bir kısmı ilkbahar aylarında dünya üzerinde sayılı lüfer üreme merkezlerinden biri olan Karadeniz’e yumurta bırakmak üzere geri döner.
Sularımızda yaşayan en yırtıcı türlerden olan lüfer için tam bir katil diyebiliriz. Bu balık için aç ya da tok olmasının bir önemi yoktur. Zevk için öldürür desek yeridir. Önüne çıkan kendinden ufak ya da kendi çapında her balık onun için potansiyel yemdir. Karşısına çıkan yemi tok olsa dahi keser atar. Yarım kalan yeme dönüp bakmaz bile. Geriye kalan da genellikle kafa kısmıdır. Aslında bu bir taktik de olabilir. Çünkü her lüfer diğer bir lüfer için aynı zaman da potansiyel avdır. Her zaman birbirinin açığını kollarlar. Gördüğü ava hamle yapan lüferin peşinde başka bir avcı lüfer de vardır. Yemi kesip kalanını bırakması da bu bağlamda bir oyalama taktiği de olabilir mi acaba ? bence olabilir :)

Lüfer avın da 3 önemli nokta vardır.
1-Parlak
2-Daha Parlak
3-Çok Daha Parlak 

Evet, lüfer avında en önemli nokta yeminizin, iğnenizin, tüyünüzün, mantarınızın, sahtenizin, zokanızın, kaşığınızın,… daha doğrusu ne kullanıyorsanız onun parlak olmasıdır.
Parlayan dikkatini cezbeden her şeye saldırır. Bu noktada kaliteden ziyade kullandığınız ekipmanın parlak olması önemlidir.




Avı zor gibi gözükse de aslında çok kolay ve keyiflidir. Önemli noktalardan biri de, klasik mantarlı yemli av sırasında takımınızın boşluk bırakmadan gergin bir şekilde durmasını sağlamaktır. Sebebi ise; lüfer diğer balıklar gibi yakalandığı zaman kafa atıp sağa sola basmaz. Aksine, iğneyi yutmuşsa daha da ileri hareket eder ve misinaya doğru hamle yapar. Bu ileri hareketinden dolayı ilk tasmayı atıp seri bir şekilde sarmak çok önemlidir. Zamanında davranıp çok seri bir şekilde sarmadığınız sürece genelde kazanan canavar olacaktır. İleriye doğru öyle seri yüzer ki, çoğu zaman takım boşalır ve balığın kaçtığı hissine kapılırsınız
Çok inatçı, hırslı ve gözü karadır. Sahte (maket, yada sert balık) ile yapılan avlarda, saldırdığı zaman yeme diş geçiremediği için daha da saldırganlaştığı gözlemlenmiştir. Yani ilk hamleden sonra dönüp gitmez, tekrar, tekrar sahteye hamle yapar.

Cinsel olgunluğa ortalama 24 santim boyunda ulaşır. Bir birey ortalama 60 ila 80 bin yumurta bırakır. Çok çabuk büyürler.Dünyada ki en önemli lüfer üreme meralarının başında Karadeniz gelir.
Kullanılacak yemli takımlar günümüzde fosforlu ve hologramlı olarak karşımıza çıkmaktadır. Renk ve boy seçimleri avlanılacak bölgenin derinliği ve balığın yeme alışkanlığına göre seçimi uygun olacaktır.
İstanbul boğazında yemli ve kurşun arkası sahteler ile avcılık  konusunda  detaylı bir yazı yakın gelecekte paylaşacağım.


30 Mart 2017 Perşembe

TURNA BALIĞI


O iç sularımızın canavar balığıdır. Besin zincirinin en üstünde yer alan bu canavar için’’tatlı suların köpek balığı’’da diyebiliriz.

Sizlere bugüne kadar ki av deneyimlerimden ve  araştırmalarımdan yola çıkarak bu muhteşem canlı hakkında biraz bilgi vermeye çalışacağım.

Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya’da yaşayan bu balığın roketi andıran ince uzun bir vücut yapısı vardır. Anal ve sırt yüzgeçlerinin kuyruğuna yakın olması ve büyük kuyruğu sayesinde inanılmaz hızlı hareket ederler. Avına saldırmadan önce vücudu s şeklini alır. Ördeği andıran ağız yapısı ve öne doğru çıkıntı yapan alt çenesi klasik özelliğidir. Vücudu ince sık pullarla örtülüdür. Ağzında 800’e yakın içe dönük jilet keskinliğinde diş vardır. Avını yutarken galsemasını açan bu canavar, kendi büyüklüğünde, hatta kendinden daha büyük avları yutabilir. Bazı arkadaşlarımızın avladığı turnaların içinden 5-10 cm daha ufak turnalar çıktığı görülmüştür. Yaşadığı ortamda baskın türdür. Her türlü balık ve kendi türü haricinde Ördek, karabatak, kurbağa, yılan, su sıçanı, kaz, sülük vb canlılarla da beslenir. Zaman, zaman diş değiştirir.

Turna, göç etmeyen yerli bir balık olup, yaşadığı yerde yumurtlar. Erkekler 35/40 dişiler 40/42 cm uzunlukta cinsel olgunluğa ulaşırlar. Çiftleşme yaşları ortalama 3 olup, 3 milim büyüklüğün de,100.000 ila 1 milyon yumurta bırakır. Yumurtlama işlemi sığ otluk bölgelerde, gündüz vakti gerçekleşir. Yumurtlayan dişiyi birçok erkek takip eder. 10 ila 30 gün içinde dünyaya gelen yavruların büyük çoğunluğu kardeşleri tarafından yenir. Erkek turnalar genelde ufak olur. Bugüne kadar 80 cm den büyük erkek turna rapor edilmemiştir. Bir erkek 80 cm boya ortalama 15 yılda ulaşırken, dişilerde bu süre ortalama 8 yıldır. Nadiren de olsa1.5 metre uzunluğunda 40 kilo civarı turnalara rastlanabiliri. Bu büyüklükteki turnaların genelde Sakarya civarında ki göletlerde olduğu söylenir. Avına saldırmadığı tek dönem yumurtlama zamanıdır.

Turna balığı, otların sudan yüzeye uzandığı, ağaç gövdelerinin suyun içinde kalıp dallarının suya uzandığı bölgeleri çok sever ve genelde buralarda avlanırlar. Berrak, akıntısız ılık sular tercihidir. Kışın derin sulara çekilen turna, suların ısınması ile berrak ve ılık sığ sulara hareketlenir. Gün içinde değişen ani hava koşulları turna avını olumsuz etkiler. Rengi yaşadığı ortama göre açık sarıdan yeşil tonlara değişkenlik gösterir. Büyüdükçe rengi daha da koyulaşır

En ideal av derinliği 1-5 metredir. Turna avcılığında en keyif alınan yöntem spin takımlar ile at-çek tarzı avdır. Turna bölgesine sağdıktır ve çok fazla gezmez. Bu sebeple en iyi verim alınacak av gezilerek yapılan avdır. Otluk olmayan bölgelerde derin dalarlı sahteler daha iyi iş yapacağı gibi, sazlık sığ bölgelerde, havaların iyice ısınması ile su üstü sahteler daha iyi çalışır.

En iyi av verdiği saatler, sabah gün doğumuyla birlikte güneş çıkana kadar, akşam gün batımıyla birlikte karanlık çökene kadar olan aralıktır. Tekneden yapılacak avlarda at-çek açıktan kıyıya doğru yapılmalıdır. Çünkü turna sırtı kıyıya dönük bekler. Turnanın avcılığını bu kadar özel ve keyifli kılan ise onun yakalandığı andan itibaren verdiği mücadeledir. Oltadan kurtulmak için her şeyi yapar. Özellikle galsemasını açarak su üstüne sıçraması ve attığı taklalar avcı için tam bir görsel şölendir.

Unutmayın ki, avlanmak için kıyılara gelen turnaları daha derinde büyükleri beklemektedir. Yani ava giden turna aynı zamanda avdır da

Turna avı için uygun ekipman eğer karadan avlanıyorsak; 2500 yada 3000 lik  spin makara,2.10 yada 2.40 boyunda 10-40 yada 10-30 atarlı spin kamış bence idealdir ( örnek : http://www.avdeposu.com.tr/SHIMANO-Catana-DX-Spinning-240-M-SCATDX24M,PR-32579.html ). Tabi bu alışkanlıklara göre değişkenlik gösterebilir. Kullanılacak mono misina kalınlığı 0,25-0,28(http://www.avdeposu.com.tr/Trabucco-T-Force-Spinning-Pike-Serisi-150m-Monofilament-Misina,PR-57185.html ),örgü misina kalınlığı 0.12-0.16 (http://www.avdeposu.com.tr/POWER-PRO-135-MT-013-MM-8-KG-MOSS-GREEN,PR-124556.html ) aralığı olmalıdır. Keskin dişleri yüzünden sahte kaybına uğramak istemiyorsak misina ve yem arasında (her ne kadar sahtenin aksiyonuna etki etse de) çelik tel aparat kullanılmalıdır. Örgü misina kullananlar ise bu aparatı kullanmayabilirler. Mesela benim gibi :)

Geniş ağızlı misina kepçe, büyük boy bir karga burun pense, bez ve  kıtka turna avının olmazsa olmazları arasındadır.

Aslında turna, hareket eden, parlak, dikkatini cezbedecek hareketli her şeye saldırır. Yeter ki yemi görsün.

Ancak yem seçtiği zamanlarda olur. Bazı göllerde jighead takviyeli silikon (http://www.avdeposu.com.tr/SAVAGE-GEAR-CANNIBAL-10-CM-9-GR-SAHTE-BALIK,PR-33372.html , http://www.avdeposu.com.tr/SAWAMURA-ONE-UP-SHAD-5-125CM-20,PR-200440.html )sahteler daha verimli avlar yaparken başka bir gölde kaşık (http://www.avdeposu.com.tr/ACME-LITTLE-CLEO-CLASSICS-11G-25-OZ,PR-90744.html ) daha iyi çalışır. Suların iyice çekildiği zamanlarda ise jerkbait aksiyona sahip su üstü sahteler, 30-60 cm dalarlı gagalı sahteler  http://www.avdeposu.com.tr/Strike-Pro-Eg-207-Serisi-Suni-Yem,PR-58303.html )daha iyi avlar yapmaktadır. Kimi gölde ise 3-4 numara mepps yeterli olur. Şunu da belirtmeliyim ki, kırmızı, turuncu ve sarı tonlar ile her daim verimli avlar yapmışımdır. Sahte kurbağalar ile keyifli avlar yapılabilir (http://www.avdeposu.com.tr/MEGABASS-TYPE-X-CUBA-LIBRE,PR-41315.html  , http://www.avdeposu.com.tr/Strike-Pro-Eg-097B-Serisi-Suni-Yem,PR-58281.html )


19 Şubat 2017 Pazar

Giriş

Balık avını sizin için çok daha keyifli bir hale getirmek için;
gerek dış etkenlere son derece dayanıklı ve yüksek kapasiteli ekipmanlardan
gerekse de en güncel ve gerçekçi avlanma tekniklerinin tüm inceliklerini sizler için anlatacağım.